Bazı çiçekler neden güzel kokar? (Mehmet Mert Köroğlu)
Bitkilerin büyük bir kısmı, üreyebilmeleri için böceklere, kuşlara ya da benzeri diğer canlılara gereksinim duyar. Bitkinin üreme organı olanda çiçek de bu nedenle göz alıcı renkler, çekici tatlar (balözü, nektar,vs.) ya da güzel kokulara sahip olarak, gereksinim duyduğu bu canlıları kendine çeker. Kokuların, renklerin ve tatların sıklıkla farklı ve çeşitli olmasının nedeni de, farklı tozlaştırıcı türlere davetiye çıkarabilmek. Örneğin,
bazı böcek türleri, bizim beyaz gördüğümüz çiçeklerin hemen hepsini, UV görüşleri sayesinde farklı beyaz tonlarında görüyorlar ve bu tonlara göre özelleşerek belirli çiçek türlerini seçiyorlar. Tabii ki aynı durum kokular için de geçerli. Kokunun nasıl ortaya çıktığı konusunda da, çiçeğin yaprağının ve üreme organlarındaki tozların kimyasal bileşimleri ve bu kimyasal moleküllerin uzaydaki konfigürasyonlarının, kokunun karakteristiğini ortaya çıkardığını söyleyebiliriz.
Deniz Candaş
Çiçekler koparıldıklarında ölürler. Ama peki suya konulduğunda nasıl yaşarlar? (Elif Ercan)
Bitkilerin yaşamının devamı için güneş ışığı, solunum gazları, su ve besin elemanları gerekir. Koparılmış bir çiçek suya konulduğunda, toprakla bir kök bağı olması dışındaki bütün ihtiyaçlarını karşılamaya devam edecektir. Topraktan gerekli elemanları almaksızın da, bir süre boyunca kendi bünyesinde fotosentez yoluyla besin üretip, kendini idare edebilir. Çiçeklerin uzun ömürlü olmaları için, çiçek sapı üzerinde yaprak bulunmasına özellikle dikkat edilmesi de bu yüzdendir. Suya koyulan çiçeklerin bir süre sonra çürümesi de, sıklıkla düşük yoğunluktaki suyun, hızlı bir osmoz sonucu bitki bünyesine girmesi ve hücreleri şişirerek öldürmesidir. Bu nedenle, çiçeklerin koyulacağı suyun içine toz şeker gibi maddeler koyularak, yoğunluğunun artırılması (bitki hücrelerindeki yoğunluğa yaklaşılması) yoluna gidilebilir. Bazı bitkiler, bu şekilde kopartılıp suya koyulduklarında, bir süre sonra kök çıkarmaya başlarlar. Bu aşamada da, toprağa geçirilmeleri gerekir.
Deniz Candaş
Ağaçlar yapraklarını niçin dökerler? (Şule Gizem Esen)
Bu durumun birden çok sebebi var.
Bunlardan ilki ağaçların su ihtiyacıyla ilgili. Ağaçlar yapraklardan terleme yoluyla dikkate değer bir miktarda su kaybederler. Soğuk havalarda toprakta genellikle donmuş halde bulunan suyu emmek zordur, bu durum da ağacın yapraklardan kaybettiği suyu tealfi edemeyeceği anlamına gelir. Bu yüzden kimi ağaçlar bu şekildeki su kaybını önlemek için yapraklarını kış gelmeden önce dökerler.
Buna ek olarak ağaçların yapraklarını dökmelerinin başka bir sebebinin ağaçlarda, hayvanlarda bulunan boşaltım sistemlerine benzer bir boşaltım sisteminin bulunmamasıyla ilgili olduğunu biliyoruz. Bildiğimiz gibi her organizma, yürüttüğü metabolik etkinliklerin sonucu olarak bir takım atıklar üretir. Bu atıkların, genellikle birkitiklerinde zehirli özellikte olabileceklerinden, organizma bünyesinden atılmaları gerekir. Bizim idrar ya da dışkıyla kolayca bu atıklardan kurtulabilmemiz söz konusuyken ağaçlar için durum böyle değildir, çünkü onlarda bizimkine benzer bir boşaltım sistemi yoktur. Bu yüzden metabolik atıklar yaprak hücrelerinde vakuol adı verilen organcıklarda, kristaller halinde biriktirilir. Yaprakların her kış mevsimi öncesinde dökülmesiyle de bitkiler bu atıklardan kurtulmuş olurlar.
B. Duygu Özpolat
Muzun neden çekirdeği yoktur? (Meriç Erdolu)
Doğal haldeki muzun çekirdeği var. Hatta çekirdeksiz olarak yediğimiz çoğu meyvenin aslında çekirdeği var. Çekirdek, meyvenin içinde yer alan tohumdur. Bu nedenle de, bitkinin üreyebilmesi için bu çekirdeğe ihtiyaç vardır. Ancak ticari amaçlarla yetiştirilen meyvelerin bir kısmı, basit genetik müdahalelerden geçiriliyor ve çekirdeksiz hale getiriliyor. Bu meyveler de, özel tohumlar ya da fideler yardımıyla çoğaltılıyor. Çünkü bitkinin kendi kendine üremesi olanaksız hale getirilmiş oluyor. Yediğimiz muzlar, özellikle ithal muzlar da, bu tip meyvelerden yalnızca birisi.
Deniz Candaş
Bitkiler müzikten etkilenirmi?yani farklı frekanstaki ses dalgaları bitkinin büyüme ve gelişimini naslı etkiler?Bu konuyla ilgili bilgilendirirseniz sevinirim.İyi çalışmalar(Meltem Diköz)
Bitkilerin sesi algılayıp değerlendirebilecek kulak ve beyin gibi organları yok. Bu nedenle bilimadamlarının müzik ve bitkilerin büyümesi arasındaki ilişkiyi araştırma çabaları her zaman sonuçsuz kalmış. Ancak, bilimsel yönteme tümüyle sadık kalmadan yapılmış bazı çalışmaların müziğin bitki büyümesini etkilediğini ortaya koyduğunu savunanlar olmuş. Hatta bitkilerin müzikten etkilendiğine ilişkin yayınlar da yapılmış. Aslında bu durum, her yayının bilimsel olarak doğru olmadığının güzel bir örneği. Çünkü incelendiğinde, bu tip deneylerin bitki büyümesini etkileyecek tüm değişkenlerin kontrolünü sağlamada yetersiz kaldığı saptanmış. Bilimsel açıdan bir deneyin sonuçlarının yeterli sayılabilmesi için kontollü olarak yapılması gerekiyor. Ayrıca bir çalışmanın bilimsel yeterliğinin bir kanıtı da bilimsel dergilerde yayımlanmış olması. Bitki büyümesi ve müzik arasındaki ilişkiyi ele alan kontollü bir çalışma bugüne değin bilimsel dergilerde yer almamış.
Zuhal Özer
Çekirdeksiz üzüm nasıl oluyor? Ve çekirdek olmayınca nasıl yeniden üreyebiliyor?
Manavlar ve marketlerde satışa sunulan üzümlerin büyük bir bölümünün çekirdeksiz olduğu düşünülürse, bu üzümlerin çekirdekten üremedikleri açık. Üzümün yanı sıra daha pek çok meyvenin de çekirdekten üremediğini biliyoruz.
Bugün artık birçok meyve �çelikleme� tabir edilen kesme yöntemiyle üretiliyor. Bu yöntem, üzüm, dut, elma, kiraz, hatta narenciye hariç tüm meyveler için geçerlidir diyebiliriz. Bir asma dalı kesilir, köklenme hormonuna batırıldıktan sonra nemli toprak içinde bırakılır, köklenmesi ve yapraklanması beklenir. Böylece yeni yetişen asmalar, temelde kesildikleri asmadan klonlanmış olur. Çekirdeksiz üzümde aslında çekirdek vardır ancak, genetik bir değişim çekirdeklerin sertleşmesini engeller. Muhtemelen birkaç bin yıl önce meydana gelen bu mütasyon sonucu ortaya çıkan çekirdeksiz üzüm, kesme ve çelik yöntemiyle üretilegelmiştir.
Neden bazı bitkilerin çiçekleri geceleri kapanır?
Çiçekler genellikle tozlaşmayı sağlayan böcek ve kuşların aktif olduğu gündüz saatlerinde açıktır. Nemin yüksek ve havanın serin olduğu gece saatlerinde polenlerin aşırı nemden korunması için çiçekler kapanır. Ancak tozlaşması güve, yarasa gibi gececil hayvanlar tarafından sağlanan çiçekler geceleri açılır.
Murat Gülsaçan
Soğan neden göz yaşartır? (Fırat Dindar, Çiçek Güngör)
Soğan doğrandığında, onu oluşturan hücreler parçalanır. Soğan hücreleri, iki bölümden oluşur. Bunlardan biri allinazlar olarak adlandırılan enzimleri içerir. Ötekiyse, sülfid bileşiklerinden oluşan aminoasitleri içerir. Allinazlar, sülfidleri parçalayarak sülfenik aside dönüştürür. Sülfenik asitse, kararsız bir yapıya sahiptir ve kısa sürede uçucu bir kükürt bileşiğine dönüşür. Bu gaz, havada hızla yayılır. Bu gazı, �soğan kokusu� olarak algılarız. Yine bu madde, gözümüze ulaştığında onu yakan bir aside dönüşür. Yani, gözümüzü yakan bu gazın kendisi değil, onun gözyaşımızla tepkimeye girmesi sonucu ortaya çıkan sülfürik asittir. Gözümüzü nemli tutan bu gözyaşı sıvısında oluşan küçük miktardaki sülfürik asit, çok duyarlı olan göz sinirlerini uyarır.
Gözümüzün bu kadar duyarlı olması, onun göze kaçan yabancı maddeleri uzaklaştırmasına yardımcı olur. Sülfürik asit de gözü tahriş eden, zararlı bir madde olduğundan, gözümüzdeki sinirlerin aldığı uyarıların tetiklemesiyle, gözyaşı bezleri daha fazla gözyaşı salgılayarak yabancı maddeleri uzaklaştırmaya çalışır. Yani, bir bakıma gözümüzü yıkayarak temizler. Gözümüze, toz ya da başka bir yabancı madde kaçtığında da benzer tepkiler ortaya çıkar.
Soğan doğrarken gözümüzün yanmasını önlemek için bazı basit önlemler alabiliriz. Yapılacak şey, tahriş edici gazın gözümüze ulaşmasını olabildiğince önlemek. Bunun için soğan doğrarken ondan olabildiğince uzak durmak alınacak en basit önlem. Soğanı doğrarken pencereleri açarak gazın dağılmasını sağlamak ya da olanaklıysa açık havada doğramak alınabilecek en basit önlemler. Ayrıca, soğanı buzdolabına koyarak soğutmak da işe yarayabilir. Çünkü soğuk, kimyasal tepkimeleri yavaşlatır ve daha az miktarda gaz havaya salınır. Pek kullanışlı olmasa da çok daha etkili yöntemler de var. Örneğin, soğanı doğrarken gözü kimyasallardan koruyan bir gözlük ya da bir yüzücü gözlüğü takabilirsiniz. Ayrıca, soğanı suyun içinde doğramak da çok etkili bir yöntem.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Naturel Life Channel Doğa, Çevre, Ekoloji, Gıda , canlı yaşamı,Sağlıklı Yaşam, doğal, bitkisel,şifa,sağlık,hayvanlar,bitkiler