9 Mart 2011 Çarşamba

Penguenler Penguen Yavruları ve Doğal Yaşam Ortamları

Penguenler Penguen Yavruları ve Doğal Yaşam Ortamları

Penguenler buzun veya karın üzerinde çok hızlı kayabilirler.







Antartika 'da uzun kutup gecesi, gunesin ufuktan yukselmesiyle biter ve alti ay surecek gunduz baslar.
* Cok gecmeden smokinlerini giymis penguen suruleri, kisa bacaklari uzerinde hoplayarak ilerlemeye baslar. Onlerinde yurumeleri gereken yuzlerce kilometre buzlu yol vardir.
* Ve onlar 1 adimda yalnizca 10 cm ilerleyebilir.
* Ama dakikada 120 adim atarlar.
PENGUEN ve POTANSİYEL ENERJİ - KİNETİK ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ
İmparator penguenlerinin kuluçkaya yattıkları dönem kutup kışına denk gelir. Erkek penguen yumurta üzerinde kuluçkadayken, dişisi doğacak olan yavrusu için besin bulmaya gider. Kuluçka yeri ile en yakın besin kaynağının arasındaki mesafe bazen 100 kilometreyi geçer. Anne penguen yavru yumurtadan çıkana kadar geçen 4 aylık süre içinde sürekli dolaşarak yavrusu için kursağında besin biriktirir. Anne yumurtadan çıkan yavruyu devraldığında, baba penguen uzun sürecek olan yürüyüşe çıkar.

Penguenler büyük gövdeli olmalarına karşın, yürüyüşlerini zorlaştıracak kadar küçük bacaklara sahiptir. Peki nasıl oluyorda buna rağmen kilometrelerce yürüyebilmektedirler?

Posa Nedir, Posalı Yiyecekler Nelerdir



Posa besinlerimizle aldığımız, ancak sindiremediğimiz, besin değeri olmayan kalıntılardır. Bunlar çoğunlukla bitki duvarı olan selülozdur. Ot, saman ve kağıt da kabaca selülozdan oluşmaktadırlar. Ancak barsaklarımızdaki mikroplar bunları parçalamaktadırlar. Özellikle geviş getiren hayvanların midelerinde bulunan mikroplar selülozu parçalayarak hayvanların otu besin olarak kullanmalarına olanak sağlar. Genel anlamda insanların mide ve ince barsaklarında bu tür özel mikroplar bulunmadığı için bizler selülozu sindiremeyiz.

Posalı Yiyecek Listesi;

Ne yediğimizi biliyor muyuz?

İnsanlar, tarıma başladığından beri yetiştirdileri bitki ve hayvanlara istedikleri özellikleri kazandırmaya çalışıyor. ’Yetiştirmek’, yapay bitkilerin özelliklerine müdahale ederek onları daha verimli hale sokmak olarak tanımlanıyor. Bir başka değişle bitkilere müdahale tarımın başlangıcından itibaren söz konusu. Ancak bu müdahale bitkilerin doğrudan genleri üzerinden olmamıştı. Bilimin gelişmesiyle 1980’lerden sonra bu da mümkün oldu.
Bu ay NTV Bilim’in de kapak konusu yaptığı genetiği değiştirilmiş gıdalar, ilk üretildikleri dönemden bu yana tartışmaların konusu oldu.



GDO NEDİR?
Bilimadamları 25 yıl önce, genleri DNA’dan ayırarak başka bir canlıya yerleştirebilceklerini keşfettiler.
Bir canlıdaki genetik özelliklerin kopyalanarak, bu özellikleri taşımayan bir canlıya aktarılması sonucunda üretilen yeni canlıya Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) deniyor.
Şemanın animasyonlu halini görmek için tıklayın.

Özellikle 1980’lerden sonra bitki biyoteknolojisi alanında önemli gelişmeler sağlandı. İlk transgenik (genetiği değiştirilmiş) ürün olan, uzun raf ömrüne sahip Flavr Savr domaesi 1996 yılında raflardaki yerini aldı. Bunu, gen aktarılmış mısır, pamuk, kolza ve patates izledi.

GDO Nedir ?

Salatanıza doğradığınız domatesin, domates dışında genlere de sahip olabileceğini hiç düşündünüz mü? Örneğin balık genine... Sadece domates yediğinizi düşünürken, aslında balık geni aktarılmış, gen mühendisleri tarafından yaratılmış, yepyeni bir ürün tüketiyor olabilirsiniz.

Balık ve domates genleri arasındaki ilgiyi kuramadıysanız eğer, GDO yani genetiği değiştirilmiş organizmaların ne anlama geldiğini de bilmiyorsunuz demektir. Oysa GDO lu ürünler market raflarında ve mutfaklarımızdaki yerini çoktan almış durumda. Bugün dünyanın hemen her yerinde, GDO lara yönelik ciddi tartışmalar sürüyor. Yeşil devrim olarak da adlandırılan bu süreci savunan ABD gibi ülkeler, GDO ların dünya açlığını önlemenin tek yolu olduğunu savunuyor.
GDO lu ürünleri "frankeştayn gıda" olarak tanımlayan GDO ya karşıtları ise doğal yaşamın çok uluslu şirketlerce patent altına alınarak, güney ülkelerinin ve tarım nüfusunun sömürüye açık hale getirildiğini belirtiyorlar.


Dünyada Gıda katkı maddelerinin kullanımına nasıl izin verilir ?

DÜNYA'DA GIDA KATKI MADDELERİNİN KULLANIMINA NASIL İZİN VERİLİR?
Gıda katkı maddelerinin izin sürecinde tek hedef, kullanımda insan sağlığının korunmasıdır. Gıda katkı maddeleri insanların karşılaştığı kimyasallar içerisinde çok özel bir gruptur. İnsanlar bu maddelere doğuştan ölüme kadar kendi iradeleri dışında maruz kalabilmektedirler. Katkı maddelerini taşıyan gıdaları yüz milyonlarca kişinin tükettiği düşünüldüğünde, yapılan en ufak hatanın insan sağlığı ile ilgili büyük sorun yaratacağı açıktır. Bu özellik nedeni ile gıda katkı maddelerinin kullanım izni uluslararası ve ulusal sağlık otoritelerinin son derece yoğun ve dikkatli incelemesi sonucunda verilir. Bu süreçte günümüz bilim ve teknolojisinin verdiği imkanlar kullanılarak yoğun araştırmalar yapılır. Bu yönüyle gıda katkı maddeleri kullanımı

Sağlıklı ve Dinamik kalmak için zeytin tüketin

Zinde kalmak için zeytin tüketin

Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musa Özcan, içerisinde çok sayıda yararlı madde ile A, D, E ve K vitaminleri bulunan zeytinin tüketilmesi halinde, daha sağlıklı ve dinamik kalınabileceğini bildirdi.
 Prof. Dr. Özcan, sofraların baş tacı olan zeytinin hem katı hem de fonksiyonel bileşiklerinden dolayı bir sağlık kaynağı olduğunu belirtti. Zeytinin, içerdiği fonksiyonel yararlı maddelerin yanı sıra yağından dolayı A, D, E ve K vitaminleri açısından da çok zengin olduğunu ifade eden Özcan, kahvaltıların kaçınılmaz çeşnilerinden biri olan zeytinin özellikle yağının oleik asidinden dolayı adeta sağlık kaynağı olduğunu bildirdi.
Bu nedenle hiçbir zararı bulunmayan zeytinin sofralardan eksik edilmemesi gerektiğini vurgulayan Özcan, şunları kaydetti:
''Zeytinde, zeytin ve zeytinyağına has bir bileşik olan, acılık hissi veren oleuropein maddesi de bulunmaktadır. Zeytinde buruk, acı ve yakıcı tat hissinden sorumlu olan fenolik bileşikler, zeytinin duyusal özelliklerinin oluşmasına katkıda bulunuyor. Zeytinde oleuropein, tyrozol gibi çok sayıda fenolik bileşikler bulunur. Zeytinin içerdiği D vitamini kemiklerin gelişmesinde

Fındık, ceviz ve badem kalbi koruyor

Fındık, ceviz ve badem kalbi koruyor

Karedeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Fındık Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Asım Örem, haftada 1 kez düzenli fındık, ceviz ve badem tüketenlerde kalp damar hastalığı gelişme riskinin yüzde 8.3, haftada 4 kez tüketenlerde ise yüzde 35-40 azaldığını söyledi.
Trabzon- Prof. Dr. Örem, fındık, ceviz ve badem gibi ağaçta yetişen sert kabuklu meyvelerin insan sağlığına son derece olumlu etkilerinin olduğu belirtti. Bu ürünlerin sağlık açısından yararlarının belirlenmesi noktasında çok sayıda araştırma yapıldığını vurgulayan Örem, şunları söyledi:
''Bu konuda yapılan çalışmaların sonucu olarak, söz konusu ürünleri haftada 1 kez düzenli tüketenlerde kalp damar hastalığı gelişme riski yüzde 8.3, haftada 4 kez tüketenlerde ise yüzde 35-40 azalıyor. Ayrıca, bu ürünleri daha sık tüketenlerin az tüketenlere göre şeker hastalığı gelişme riski de düşüyor. Fındık, ceviz ve badem gibi meyvelerin tüketiminin günlük diyetimizin vazgeçilmez bir parçası olması gerekir.''
Ürünleri tüketim şeklinin de önemli olduğunu bildiren Örem, ürünlerin aperitif olarak, öğle ve akşam yemeklerinden 1.5-2 saat önce alınmasının iştahı azalttığını, bunun sonucu olarak da ana öğünlerin daha hafif geçtiğini ifade etti.

''Her üç üründen benzer oranda alınmalı"
Bu ürünlerin özellikle salata ve tatlı türleri ile karıştırılarak farklı lezzetler oluşturup hayat boyu tüketilmesinin

Potamodromus balık

Potamodromik balıklar çoğunlukla üremek amacıyla göç ederler. Yumurtlamak için orta veya kısa mesafelerde akıntıya karşı veya sular altında ...